Görsel: Elif Simge Fettahoğlu
Raylı sistem adı altında metrobüs sıkışıklığına reva görüldüğümüz, sıkışıklıktan sıyrılıp yüzümüze biraz rüzgar vurmasını lüks saydığımız bir şehirde yaşıyoruz. Son olarak ferah bir şekilde yolculuk yapabildiğimiz vapurlar da hedef olmaya başladı. İBB tarafından, yan balkonları olmayan ve havalandırması klimayla sağlanan 3 yeni vapur dolaşıma sokuldu.

fotoğraf: @buribaker
Bir süredir vapurların içinde plastik halk otobüsü koltuklarını görüyoruz, denizi izlemek için yöneldiğimiz balkonların engellerle kullanıma kapatıldığını görüyor ve iç çekiyoruz. Zaman geçirdiğimiz parktan, yürüdüğümüz kaldırıma kadar yaşadığımız çevreye dair her şey gitgide insancıl olmaktan uzaklaşıyor.

fotoğraf: @buribaker
Son günlerde sıkça dillendirilen bir şey var, Pınar Erkan’ın da dediği gibi: ”Vapur diye bu kapalı kutuları tasarlamak için İstanbul’u ve Boğaz’ı hiç bilmemek, hiç sevmemek lazım… ”
Daha çok şey de eklenebilir; şehirden hiç keyif almamak, yolculuklarda insanlarla göz göze gelmemek için yere bakmak, toplu taşımayı hızla ayrıldığınız bir şey olarak görmek lazım.
Ortak kaygıları taşıyan insanların desteğini almak, bu tür kararların katılımcılık yoluyla alınmasını sağlamak için change.org’da bir imza kampanyası başlatıldı. Şevki Altınbüken isimli bir kullanıcının başlattığı kampanyanın metni şöyle:
”Bütün sahil şeridinin betonlaştığı, ranta açıldığı ve insanların boğazdan giderek uzaklaştırıldığı bu günlerde boğazın tek havasını alabildiğimiz vapur yolculukları, işten çıktığımızda metrobüs yerine en azından boğazın havasını alalım dediğimiz vapur yolculukları, Kadir Topbaş’ın sözde İstanbul halkına süprizi ile metrobüs yolculuklarından hiç farkı kalmayan bir hale bürünmüştür. Yık ve daha iyisini yap anlayışı İstanbul kültürünü neredeyse yok etmek üzeredir.
Gördüğünüz gibi vapur yolculuğunun geleneği olan yan balkonlar da yok. Sadece özel vapurları andıran soğuk bir terası var. Gökdelen ve plaza anlayışını vapurlarımızdan uzak tutsunlar.
Artık İstanbul hakkında verilecek kararları İstanbul halkına sormalarının vakti geldi.”
[…] kalıyoruz. Her gün kendimizi ifade edecek yeni bir söylem düşünmek zorunda kalıyoruz. Dün#vapurumugeriver olan bu söyleme önümüzdeki günlerde#sahilimigeriver […]